Duygulara Aşırı Değer Biçilir (Alıntı - Psikoloji)

Mark Manson




   Duygular tek bir amaçla gelişmiştir: Biraz daha iyi yaşamamıza yardım etmek için. Bu kadar. Hakkımızdaki bir şeyin doğru ya da yanlış olduğunu söyleyen geri-besleme mekanizmalarıdır, ne bundan fazla, ne de eksik.

   Sıcak sobaya dokunmanın verdiği acının size bir daha sıcak bir şeye dokunmamayı öğretmesi gibi, yalnız olmanın hüznü de bir daha kendinizi o kadar yalnız hissettirecek şeyler yapmamayı öğretir. Duygular sizi faydalı değişimlere yönelten biyolojik sinyallerdir.

   Bakın, orta yaş krizinizi ya da ayyaş babanızın siz sekiz yaşındayken bisikletinizi çalmasını aşamamanızı hafife alıyor değilim, ama sonuçta kendinizi kötü hissediyorsanız, nedeni beyninizin size ilgilenilmemiş, çözülmemiş bir sorun olduğunu söylemesidir. Başka sözlerle, olumsuz duygular eyleme geçme çağrısıdır. Onları hissetmenizin nedeni bir şey yapmanız gerektiğidir. Olumlu duygularsa doğru eylemi yapmanın ödülüdür. Onları hissettiğiniz zaman hayat basit görünür ve oturup tadım çıkartmaktan başka yapacak şey yoktur. Sonra her şey gibi olumlu duygular kaybolur çünkü kaçınılmaz olarak yeni sorunlar çıkar.

   Duygular hayat denklemimizin bir parçasıdır, ama denklemin tamamı değildir. Bir şey konusunda kendimizi iyi hissetmemiz onun iyi olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde bir şeyin bize kendimizi kötü hissettirmesi de onun kötü olması demek değildir. Duygular sadece işaretlerdir, nörobiyolojimizin bize önermeleridir, emir değillerdir. Bu nedenle her zaman duygularımıza güvenemeyiz. Bana kalırsa onları sorgulama alışkanlığı geliştirmeliyiz.

   Çoğu insana farklı kişisel, sosyal, kültürel nedenlerle duygularını bastırmaları öğretilmiştir, özellikle de olumsuz olanları. Ne yazık ki olumsuz duyguları inkâr etmek kişinin sorun çözmesinde yardım edecek geri-besleme mekanizmalarının da çoğunu inkâr etmek anlamına gelir. Sonuç olarak da bu bastırılmış bireyler Yaşamları boyunca sorunlarla mücadele ederler. Sorunlarım çözemezlerse mutlu olamazlar. Unutmayın, ıstırabın bir amacı vardır.

   Bir de kendilerini fazlasıyla duygularıyla özdeşleştiren insanlar var. Onları hissetmiş olmaları her yaptıklarını haklı çıkartır. “Ah, arabanın ön camını kırdım, ama gerçekten çok öfkeliydim. Elimde değildi.” Ya da “Okulu bırakıp Alaska’ya gittim çünkü bunu yapmak bana doğru geldi.” İnsanı hizada tutacak mantık yürütme olmadan sadece duygusal sezgilerle verilen kararlar hemen her zaman berbattır. Kimler tüm yaşamlarını duygularına temellendirir biliyor musunuz? Üç yaşındaki çocuklar. Ve köpekler. Peki üç yaşındaki çocuklar ve köpekler başka ne yaparlar? Halıya pisler.

   Duygulara takıntılı olmak ve fazla yatırım yapmak bizi şu basit nedenle hayal kırıklığına uğratır: Duygular kalıcı değildir. Bugün bizi mutlu eden yarın mutlu etmeyecektir çünkü biyolojimizin her zaman daha fazlasına ihtiyacı vardır. Mutluluğa takmış olmak kaçınılmaz olarak “başka bir şeyi” aramakla sonuçlanacaktır, yeni bir ev, yeni ilişki, bir çocuk daha, bir terfi daha. Ne kadar ter dökmüş olsak da, başladığımız yerdeki gibi hissederek bitiririz: yetersiz.

   Psikologlar bu kavrama bazen “hedonik çark” adını verirler: Yaşamımızı değiştirmek için çok çabalamakta olduğumuz, ama asla daha farklı hissetmeyişimiz

Bu nedenle sorunlarımız kaçınılmazdır ve sürekli tekrarlar. Aldığınız ev tamir ettiğiniz evdir. Rüya işiniz sizi fazla strese sokan iştir. Her şey kendine içkin bir zararla gelir, bize kendimizi iyi hissetirmiş olan bir süre sonra kaçınılmaz olarak kötü hissetirecektir. Kazandığımız aynı zamanda kaybettiğimizdir. Olumlu deneyimlerimizi yaratan olumsuz deneyimlerimizi tanımlar.

   Bu yutması zor bir lokmadır. Ulaşabileceğimiz nihai bir mutluluk olduğu fikrini severiz. Tüm ıstıraplarımızı kalıcı olarak dindirebileceğimiz fikrini severiz. Hayatımızın sonuna kadar mutlu ve tatmin içinde yaşayacağımız düşüncesini severiz.  Ama bunların hiçbirini yapamayız







***
- Bu metin "Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı" kitabından alınmıştır. 

- Eğer bu metni beğendiyseniz şuradaki Duygusal Zeka başlıklı kitap incelemesi de ilginizi çekebilir.

Yorumlar